19 Mart 2019 Salı

DÜNYA DIŞI VARLIK TÜRLERİ

Bu konumda sizlere uzaylı ırklarını, türlerini anlatacağım. Göstereceğim fotoğraflar internet üzerinden bulduğum, bazıları temsili bazıları gerçeğe çok benzer fotoğraflardır.


  • YAHYEL IRKI:
İnsanlarla ilk iletişime geçen ırktır. 3 boyut ortamında bizimle iletişime geçen ilk uygarlık olarak kabul edilir. Yahyel ırkı evrende bulunan tüm ırklar içerisinde insana en çok benzeyen ırktır. Hatta bazı kesimlerce uzak akraba olduğumuz bile söylenir. İnsanlarla Yahyel ırkı arasındaki en göze batan fark ise gözlerimizdir. Yahyel ırkının gözleri daha büyük ve farklı renktedir. Ortalama boyları 1.68cm olan Yahyellilerin kısa olmayan saçları vardır. Ellerinde 5 ayaklarında 4 parmak bulunur, saçları sadece sarı ve beyazdır. İnsanlara göre kulakları daha küçük ve dudakları büyüktür. Hatta Yahyel ırkı kendilerini dünya insanlarının melez çocukları olarak görürler. Yahyellilerin çok saf ve temiz bir ışık yaydığı fark edilir. Üremeleri aynı dünya insanları gibidir, hamilelik yaklaşık 8 ay sürer. Dünyaya çok benzer bir gezegende bulunurlar ancak gezegenlerinin adını ve nerede olduklarını paylaşmazlar. Bu konuda sahip olunan tek bilgi dünyadan yaklaşık 4.73 ışık yılı uzaklıkta olduklarıdır. Ruhsal olarak son derece ileri olan bu varlıklar, aynı zamanda telepatik varlıklardır.

  • REPTILIANLAR:
Uzun kafa tasları, kocaman renkli gözleri, dört parmak el ve ayakları, hafif kambur iskelet sistemleri ve kalın tırtıklı ve sürüngenimsi bir deri. Vücutlarını istedikleri şekle ve görüntüye dönüştürebildikleri söylenir. İnsanlarla iletişimlerinde ve ikna kabiliyetlerinde oldukça başarılı oldukları; huzursuzluk ve mutsuzluk yaratmakta, ayrıştırıp bölmekte, kin ve öfkeyi kitleler haline dönüştürmekte, medyayı ele geçirmekte başarılı roller üstlenirler. Oldukça bencil ve ben merkezli oldukları yazıyor. Tüketim toplumu yaratmak, üretimden uzaklaştırmak, insanlığı değer yargılarından koparmak; duygusuz, sevgisiz ve tabii ki 'Dünyayı istila etme arzusu' vardır. Pek çok kaynakta da yazdığı gibi kötü enerjiyle, kan ve savaşla besleniyorlar. Bir kaç tane farklı çeşidi vardır.


  • PLEIADESLILER:
Pleiadesliler, Dünyamızdan 400 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve Yedi Kardeşler olarak da anılan Pleiades takımyıldızındaki Erra gezegeninden gelmektedirler. Bu varlıklar, fiziksel görünüş itibariyle insan ırkına benzemektedirler. Tam bir insan görünümünde olan Pleiadesliler genelde sarışın olmakla beraber, bazıları koyu renk saçlıdır. Gözleri genelde açık mavi ya da açık kahverengidir. Pleiadesliler arasında yaklaşık 1.50 cm. boylarında çok narin yapılı varlıklar olduğu gibi, 2 m. boyunda olanlar da bulunmaktadır. Bazıları kızıl saçlı ve açık tenlidir. Pleiadesliler insanlarla en çok ve sık temas kuran varlık tipidir. Pleiadesliler pozitif odaklı; teknolojik ve zihinsel açıdan ileri varlıklardır.

  • SIRIUSLULAR:

Dünyamızdan 8 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve köpek yıldızı olarak da bilinen Sirius, ileri bilince açılan boyutlar arası bir kapı niteliğindedir. Siriuslular teknolojik ve spiritüel açıdan bizden oldukça ileridir. Siriuslular Pleiadesliler’e göre daha koyu renkte bir tene sahiptirler; ten renkleri açık kahverengiden çok koyu kahverengiye varan bir çeşitlilik göstermektedir. Çarpıcı bir göz yapısına sahiptirler; gözleri büyüktür ve hafifçe kesişmektedir. Siriusluların atalarından bazıları uzak geçmişte gezegenimizle etkileşime geçmişler ve genetik projenin bir parçası olmuşlardır. Hatta bazıları kendi içlerinde genetik değişimlere uğramışlardır. Bu değişimler sonucu bazıları daha açık bir tene sahip olurlarken, bazıları ise genetik açıdan diğerlerinden çok daha farklı hale gelmişlerdir. 
  • ZETA RETICULILER:
Bu insan benzeri varlıklar, Reticulum adını verdiğimiz güney takım yıldızındaki Zeta 1 ve Zeta II ikiz yıldızlarından gelmektedirler. Zeta Retucililer 1 m.- 1,5 m. boyundadırlar; genelde zayıf görünümlü, vücutlarına oranla büyük kafalı ve saçsızdırlar. Gözleri büyük ve kapaksızdır. Ağız, burun ve kulakları çok küçüktür. Zetalar, türlerini değiştirmek ve bugünkü hallerine gelebilmek için genetik mühendislik ve klonlamadan yararlanmışlardır. Zetalar dünyamızı sıkça ziyaret etmekte ve insanlar tarafından genellikle “gri varlıklar” olarak adlandırılmaktadırlar. Zeta Reticulilerin türlerinde değişime gitmeden önceki temel genetik özellikleri insan ırkına benzemektedir. Zetalar, dönüşümleri sırasında beden yapılarını da değiştirmişlerdir. Bu, onların neden dünyayı ziyaret ettiklerini ve genlerimizle ilgilendiklerini de açıklamaktadır. Dönüşümleri sırasında kendilerini duygulardan arındırmakla hata yaptıklarını düşünen Zetalar, yeni bir değişim için orijinal genlerini aramaktadırlar.

  • ANDROMEDALILAR:
Spiritüel varlıklar olan Andromedalılar, Andromeda galaksisinden gelen çok eski, meleğimsi bir ırktır. Bu varlıklar, Pleiadeslilerin ve tüm insan evriminin liderleridir. Aynı zamanda tamamen farklı bir evrim kolu olan ve hem suda hem de karada yaşayabilen Cygnusian ırklarını da yönetmektedirler.

  • NORDİKLER:
Nordikler, geldikleri yıldız sistemini hiçbir zaman açıklamamışlardır. Oldukça güzel görünümlü varlıklardır; sarı saçlıdırlar, bu yüzden çoğu kez “sarışınlar” olarak adlandırılırlar. Gözleri koyu mavi renktedir. Boyları 1.50- 1.80 cm arasında değişmektedir. Nordikler, Dünyadaki sorunları çözmek için uğraşmaktadırlar. Kendilerine değil de başkalarına odaklanan varlıklarla çalışmayı tercih ederler.




  • MAVİLER:
Maviler de Nordikler gibi hangi yıldızdan geldiklerini açıklamamaktadırlar. Kısa boylu varlıklardır ve yarısaydam, mavimsi bir tenleri vardır. Gözleri büyüktür ve badem biçimindedir. Oldukça spiritüel varlıklardır ve her insanın kendi yolunu takip etmesi gerektiğine inanırlar.




Kayıtlarda çok daha fazla dünya dışı ırklar vardır, ben bugün sizlere 8 tanesini tanıttım.
Kaynak;
http://siriusufo.org/
Uzaylı ırklarını anlatan Rus gizli kitap;
https://www.docdroid.net/9wcc/alien-race-book-arb.pdf#page=52




UZAYLILAR TARAFINDAN KAÇIRILAN İNSANLAR

Merhaba arkadaşlar, bir önceki yazımda ''Dünya dışı yaşam var mı?'' konusunu ele almıştım, bugün ki yazım ise ''Uzaylılar tarafından kaçırılan insanlar'' olacak.


  • WHİTLEY STRİEBER:
Bu kaçırılma olayı ünlü bir yazar olan Whitley Strieber'in başından geçmiştir. 26 aralık 1985 yılında daha önceden ayarladıkları tatil için eşi ve oğluyla, New York'un yüksek kesimlerine gitmişlerdir. Akşam yemeğini yedikten sonra erken yatmak isteyen ancak 6 saat sonra kendini uyanık bir şekilde bulan yazar neden, nasıl uyandığını ve ne olduğunu bir türlü anlayamamıştır. Sonraki günler içerisinde kendisini son derece rahatsız, tuhaf ve gergin hissetmeye başlayan yazar bir zaman sonra flaşbekler halinde gözlerinin önüne bir takım görüntüler gelmeye başladığında birşeyleri anımsamaya başlamıştır. Uyanmış olduğu gece ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur ve ne olduğunu öğrenmek için hipnoz yaptırır. Yazarın geriye dönüşümlü hipnoz sırasında anlattıkları ilginçtir. Kendisinin iki dünya dışı varlık tarafından kaçırıldığını hatırlamıştır ve hipnoz altındayken anlattıklarına göre kendisini kaçıran varlıklar ufak tefek, oval kafalı ve siyah kocaman gözleri olan varlıklardır. Yazar kaçırılma anını şu şekilde anlatmıştır,''önce tüm oda ışıklarla kaplanmıştı ve sanki felçli gibi kımıldayamıyordum ve bir güç tarafından yatağımdan yükseliyordum, yükselme anında kendimi bir anda başka bir mekanda buldum ve bir çeşit irade kaybına uğramıştım çünkü bedenim üzerinde hiç bir hakimiyetim yoktu. Vücuduma implant denilen parçacıklar yerleştirildi.'' Strieber'in hipnoz altında anlattıkları bunlardı. Olayı öğrenip çevresindekilere anlattığında, etrafındaki arkadaşları, aldatmaca, yalan olduğunu düşünüp kendisinden uzak durmuşlardır. İlerleyen zamanlarda Strieber kulağında garip bir parçanın olduğunu fark etmiştir, ve gerçekten tüm kaçırılan kişilerde bulunan bu implant denilen parçalar garip ve kimyasal bir yapıdan oluşmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda bu parçacıkların insanların sinir sistemini etkileme gücü de olduğu ortaya çıkmıştır. Bulunan implantlar kaçırılma olaylarının rüya veya hayal olmadığının kanıtıdır. Yaşadığı bu olaydan önce bir çok roman yazmış olan yazar, tanınmış başarılı biriydi. Kaçırılmasından sonrada yazmış olduğu eserler günümüzdeki UFO kaçırılmalarıyla ilgili fiziksel kanıtların ciddiye alınmasıyla ilgili bir çabayı temsil etmektedir.

  • PROFESÖR JOHN SALTER VE OĞLU:
 Kuzey Dakota Üniversitesi’nden Prof.John Salter ve oğlu John Jr.’ ın başından geçen kaçırılma olayı.
Baba oğul, Güney eyaletler için konuşma turu programlamışlardı. Mart 1988’de Prof. Salter, oğluyla birlikte arabasını, ilk randevusu için 61. Karayolu istikametine doğru sürüyordu. Bilmedikleri bir nedenden dolayı, arabalarını programladıkları yolun dışında başka bir yöne doğru sürmeye başlayan baba oğul, bir anda kendilerini tam tersi istikamette giderken buldular. Ardında da o gece dinlenip ertesi gün devam etmeye karar verdiler. İki adam daha sonra, bir gece önceki programladıkları istikametten gitmemelerinin nedeni hakkında konuşmaya başladıkları sırada gümüş renkli bir UFO görerek şoka uğradılar. İlerledikleri yolun üzerinde aniden belirmiş olan bu UFO’ya karşı ikisi de her nedense bir yakınlık hissetmişlerdi. Bu sırada birden hafızalarında geçen gece yaşadıkları canlanmaya başladı. Baba oğul, birbirlerine bakarak o anda dikkatlerini çeken cismin dün arabalarını durduran şey olduğunu hatırladılar. Dün ikisi de, araçlarına doğru gelen bir grup varlık tarafından dışarı çıkarılmışlardı. Prof. John, arkadan gelen uzun boylu yarı insan yarı yaratık olan varlığı görmeden önce, öndeki kısa boylu kişileri ilkin çocuk sanmıştı. İki adam bir yandan başlarına kötü bir şey geleceğinden ötürü kaygılanırken, bir yandan da adlandıramadığı bir hisle koruma altında olduklarını hissetmişlerdi. Prof John, UFO’ya doğru ilerledikleri sırada tökezlemiş ve az kalsın düşeceği sırada, garip bir enerji tarafından düşüp kendini incitmesi engellenmişti. John ve oğlu, dönemeçli duvarların bulunduğu bir odada, dişçilerin kullandıkları türden, arkaya yaslanılarak uzanılan bir sandalyede hareket edemeyecek bir şeklide yatırılmışlardı. John’un burun deliğine, acı vermeyen bir şey sokulmuştu. Diğer iğne şeklindeki aletlerden biri boynuna bir diğeri de göğsünün üstüne sokulmuştu. John’un bu bölgelerin insanın gelişimi, metabolizması ve bağışıklığıyla ilgili 3 önemli tıbbi bölüm olduğunu bilecek kadar tıp bilgisi vardı. Bu test tamamlandıktan sonra, John garip bir şekilde bu yabancılara bağlandığını hissetmişti. Ayrıca onlardan, tekrar karşılaşacaklarına dair bir mesaj aldığını da hissediyordu. Bu garip durum, John ve oğlu eve döndükten sonra daha da acayip bir hal almaya başladı. John, sağlığında genel olarak bir iyileşme olduğunu hissediyordu. Tırnakları ve saçları eskisinden daha kalındı ve daha çabuk uzuyordu ve alnındaki yara izi belirsizleşmeye başlamıştı. Bununla birlikte sigarayı bırakma savaşı veren oğul John, şimdi sigarayı düşünme gereği dahi duymuyordu. Her iki Salter için de kaçırılma iyi neticeyle sonuçlanmıştı.
  • ANTONIO VILLAS:
En bilinen ve en çok tartışılan kaçırılma olaylarından biri de Brezilyalı bir çiftçinin oğlu olan hukuk öğrencisi Antonio Villas-Boas’ın 1957 yılında yaşadığı deneyimdir. Villas-Boas, kaçırılma olayı gerçekleşmeden önceki iki hafta içinde iki kez UFO gözlemi yapmıştır. Bunlardan ilki, 5 Ekim 1957 gecesi gerçekleşmiş; Boas ve erkek kardeşi yatak odalarının penceresinden gökyüzünde parlayan bir ışık demeti görmüşlerdir. İkinci gözlem ilkinden dokuz gün sonra, 14 Ekim gecesi meydana gelmiştir. Hukuk öğreniminin yanında çiftlikteki işlere de yardım eden Villas-Boas, gece traktörüyle tarlayı sürerken, tarlanın üzerinde havada duran bir cisimden yayıldığını düşündüğü parlak bir ışık görmüştür. Ona doğru yaklaştığında cisim hızla hareketlenmiş; onu bir süre kovalayan Villas-Boas da yorularak cismi takip etmeyi bırakmıştır. Cisim, tamamen gözden kaybolmadan önce Villas-Boas’a ışık demetleri göndermiştir. İlk gözlemde olduğu gibi, Villas-Boas’ın erkek kardeşi de bu olağandışı ışık gösterisine şahit olmuştur. Ertesi gece, aynı tarlada yalnız başına traktör sürmekte olan Villas-Boas, kırmızı bir ışığın doğrudan kendisine doğru geldiğini görmüştür. Bu kez kendisine yaklaşan cismi iyice gözlemleyebilmiş ve bunun yumurta biçiminde bir uçan daire olduğunu farketmiştir. Aracın yere indiğini gören Villas-Boas, ilk kez korkmuş ve araçtan uzaklaşmaya çalışmıştır. Fakat traktör birdenbire durmuş ve uçan dairenin içinden inen dört uzaylı Villas-Boas’ı araca götürmüşlerdir. Uzaylılar Villas-Boas’ı geminin içinde küçük, yuvarlak bir odaya almış, burada Boas’ın giysilerini çıkarmış ve vücuduna tuhaf, koyu bir sıvı sürmüşlerdir. Daha sonra Villas-Boas’ın vücuduna küçük bir kesik atarak ondan kan örneği almışlar, ardından da onu odada yalnız başına bırakarak dışarı çıkmışlardır. Bir süre sonra, odanın kapısı açılmış ve içeri Boas’ın “gördüğüm tüm kadınlardan daha güzel” diye tarif ettiği bir dişi varlık girmiştir. Bu dişi varlık, yaklaşık 1.5 m boyundaydı; ortadan ayrılmış beyazımsı sarı saçları, düz bir burnu, kalkık elmacık kemikleri ve büyük mavi gözleri vardı. Villas-Boas çok heyecanlanmıştı; iki kez birlikte oldular. Dişi varlık aynı zamanda Villas-Boas’tan sperm örnekleri de aldı ve bir test tübüne koydu. Villas-Boas kullanıldığına ve izlendiğine inanmaktaydı. Dişi varlık, odadan çıkmadan önce Boas’a dönerek karnını ovuşturmuştu. Mesaj açıktı; melez bir çocuk doğacak ve başka bir yerde büyütülecekti. UFO daha sonra Villas-Boas’ı çiftliğine geri bırakmış ve karanlık gökyüzüne doğru gözden kaybolmuştur. Tüm bu olay 4 saatten biraz daha fazla sürmüştür. Sonraki bir kaç hafta içinde, Villas-Boas’ın kollarında ve bacaklarında esrarengiz yaralar çıktı; bunlar daha sonra iyileşerek yara izine dönüştüler. Tıbbi araştırmacılar Boas’ın radyasyona maruz kaldığını söylemişler ve çenesinde iki tane açıklanamayan iğne izine rastlamışlardır. Villas-Boas olayı, UFO tarihinde tamamen yeni bir sayfa açmıştır. Olayın içindeki cinsellik ve doğum temaları pek çok tartışmaya neden olmuş; uzaylılar ve insanlardan oluşma melez bir ırk olgusu ilk kez gündeme gelmiştir. 

  • ALLAGASH UFO OLAYI:
Allagash Suyolu, ABD’de Maine dağları arasında, birçok göl ve kanal dizisinin bulunduğu, soluk kesici bir yerdir. Bu güzel yerde vuku bulan kaçırılma olayı en çok tartışılan ve en iyi belgelenen kaçırılma olaylarından biridir ve NBC Televizyonunca hazırlanan “Çözülemeyen Gizemler-Unsolved Misteries” adlı televizyon programında da dramatize edilmiştir. Allagash olayı, çok tanıklı; Jack ve Jim Weiner adlı ikiz kardeşlerle arkadaşları Chuck Rak ve Charlie Foltz adlı 4 kişinin başından geçen bir olaydır. Henüz kariyerlerinin başında Massachusetts Sanat Koleji’nde okurken tanışmış olan bu 4 ressam, spor yapmak ve eğlenceli bir gezinti için Allagash’ın iyi bir yer olacağını düşünmüşlerdi. Yolculukları unutulmaz olmuştu, ancak umdukları nedenden değil. Ağustos 1976’da gezilerine başlayan 4 adam, kano gezintilerinin bir bölümünde Kartal Gölü’nde gece balık avlamak için ara vermişlerdi. Şansları yaver gitmeyince balık tutmayı başka bir geceye ertelemeyi kararlaştırdılar. Göl kıyısından ayrılmadan önce, bulundukları yeri bir dahaki gelişlerinde sudan belirleyebilmek amacıyla kıyıda büyük bir kamp ateşi yaktılar ve tekrar kanolarına bindiler. Bir süre sonra aniden, yıldızdan daha parlak görünen bir ışık gördüler. Parıldayan bu küre, yaklaşık yüz metre ilerideki ağaçların üzerinde havada asılı duruyordu. Cisim ileri geri hareket ettikçe kırmızı, yeşil ve beyazımsı bir sarı olmak üzere renk değiştiriyordu. Bu büyük cisim yaklaşık 24 m. çapındaydı. Cisim yavaşça ağaçların üzerinden göl kıyısına doğru ilerledi. Balık tutan 4 adama doğru yaklaşınca Charlie Foltz el feneriyle imdat çağrısında bulundu. Derken cisim yavaşca kanoya doğru yöneldi. Bu garip şey, göl kıyısına doğru olağanüstü bir hamle yaptı. Onlar hızlı hızlı kürek çekerken, cisimden üzerlerine doğru gölge şeklinde geldi ve adamları ve kanolarını içine çekti. Bundan sonra dört adam kendilerini tekrar göl kıyısında otururken buldular. Charlie lambasını yeniden cisme doğru tuttu, ancak bu defa cisim ışınını son bir kez göstererek yükseldi ve gözden kayboldu. Neler olup bittiğini merak eden dört adam, az önce cayır cayır yanmakta olan ateşin küle dönmüş olduğunu görünce şoke oldular, çünkü bunun için aradan saatlerin geçmiş olması gerekirdi. Dördü de “Bu son birkaç saat içinde neler oldu?” diye düşünüp durdular, ancak hiçbiri hatırlayamadıkları bu kayıp zaman için mantıklı bir açıklama getiremiyordu. Allagash’tan ayrılırken gördükleri garip cisimle ilgili hiçbir cevapları yoktu. 2 yıl boyunca hergün yaşadıklarına cevap getirebilecek bir ipucu aradılar. Jack Weiner, aralarında gece kabusları görmeye başlayan ilk kişi oldu. Bu rüyalarda, uzun boyunlu ve geniş kafalı varlıklar görüyordu. Jim, Chuck ve Charlie yanında hiçbir şey yapamadan yatarken kendisi bu varlıklar tarafından testten geçiriliyordu. Varlıkların, gözkapaksız geniş, metalik parlaklıkta gözleri vardı, elleri böcekimsiydi ve 4 parmaklıydı. Diğer üç adam da, göldeki o geceyle ilgili benzer rüyalar görmeye, kısa zihinsel kırıntılar hatırlamaya başlamışlardı. Jim Weiner 1988’de, o sıralarda bir UFO kongresi organize etmekte olan Raymond Fowler’la tanıştı ve ona başından geçen bu garip olayı anlattı. Araştırmacı, Jim’in hikayesinden, özellikle aynı şeyi birden fazla tanığın yaşamış olmasından çok etkilendi. Fowler, onun ve diğer 3 kişinin geriye dönüşlü hipnozdan geçmelerini tavsiye etti. Seanslardan sonra da dört adamın da uzaylılar tarafından gemiye alındığı ve deri ile kan örnekleri alınmak suretiyle fiziksel muayeneden geçirildikleri ortaya çıktı. Dört adamın dördünün de varlıklarla ilgili tarifleri birbirini tutuyordu ve ressam olduklarından dolayı varlıkların, uzay gemilerinin ve kullandıkları muayene aletlerinin ayrıntılı resimlerini de çizebilmişlerdi. Chuck Rak, varlıkların muayene yerlerinin gümüş renginde masası olan veteriner ofislerine benzediğini ekledi. Kendisine garip gelen bir şeyden daha bahsetti: dünya dışı varlıklara odaklanmakta büyük güçlük çekiyordu. Ne kadar çabalarsa çabalasın varlıkların yüzlerini tam olarak göremiyordu. Bunu, cızırtılı bir radyo kanalına frekans tutturmaya çalışmaya benzetmişti. Psikiyatrik incelemelerden sonra dört adamın da zihinsel olarak sağlıklı oldukları belirlendi. Dördü de yalan makinesi testinden geçirildi ve doğru söyledikleri ispatlandı. Detaylı hipnoz seanslarından ve inceleme raporlarından toparlanan tüm bilgiler bu 4 adamın 1976’da Allagash’ta “bu dünyaya ait olmayan” bir şeyle karşılaştıklarına dair güçlü birer kanıt olmuştur.

Birkaç tane daha bu örnekler gibi kaçırılma olayları vardır.
 Kaynakça;
http://siriusufo.org/
https://www.youtube.com/channel/UCZ3y2i-3gI10V0b3x5d3GAw


18 Mart 2019 Pazartesi

DÜNYA DIŞI YAŞAM VAR MI?

Bugün günümüz dünyasında çokça tartışılan bir konu olan ''Dünya dışı yaşam var mı?'' konusuna hem bilimsel hemde objektif olarak bakmaya çalışacağız. Bununla ilgili bir çok teori ortaya atılmıştır, bazı kişiler bu teoriye inanırken bazı kişiler ise inanmamaktadır. Sosyal medyada ve haberlerde sıkça paylaşılan UFO görüntüleri insanları hem korkutmakta hemde merak ettirmektedir ama bu haberlerle ilgili gerek sosyal medya, gerek görsel ve yazılı basında araştırma yaptığımızda bir çok sahte ve montaj görüntüler, kurgusal videolar önümüze çıkmaktadır. Bizde bugün kendini bu işe adamış birçok bilim insanı ve saygın kişilerin gözlemlerini size aktaracağım.  
  • "Evrende yalnız olduğumuzu düşünmek, okyanustan sadece bir bardak su alıp ve bu suya bakıp balinalar yok demekle aynı şey." demiş CARL SAGAN.(Amerikalı gökbilimci, astrobiyolog.)

Bu yüzden dünya dışı yaşamın olmadığını iddia etmek kendi varlığımızı inkar etmeye benzer.



  • İNGİLTERE SAVUNMA BAKANLIĞI’NDAN NICK POPE: “UFO’LAR GERÇEK!”

 “Savunma Bakanlığı’ndaki işime başladığımda tam bir şüpheciydim  ne UFOlar hakkında herhangi bir şey biliyordum, ne de uçan dairelere inanıyordum. Fakat bu üç yıl boyunca Savunma Bakanlığı’nın vakalarla ilgili dosyalarını gözden geçirdikçe, ele geçen kanıtları gördükçe, tanıkların bazılarıyla tanıştıkça fark etmeye başladım ki, bazı şeyler hakkında fikrimi değiştirmem gerekecekti. Öyle sanıyorum ki, UFO gizeminin sırrını bir gün çözebilirsek sadece bir tane basit cevap bulunmadığını göreceğiz. Bir dizi cevap bulunduğunu görebiliriz, bazıları esas olarak başka yerlerden gelmiş araçlar, bazıları daha psişik fenomenler olabilir. Fakat evet, elbette ki bazıları başka yerlerden, evrendeki zeki uygarlıklardan gelen araçlardır. “ 

  • ÖLMEDEN ÖNCE UZAYLILARA AİT OLDUĞUNU İDDİA ETTİĞİ FOTOĞRAFLARI YAYINLADI!
ABD'de çok gizli projelerin yürütüldüğü Nevada eyaletindeki “Area 51” olarak adlandırılan askeri üste görev yapan ünlü bilim insanı BOYD BUSHMAN ölmeden hemen önce kaydettiği bir videoda uzaylıların gerçek olduğunu açıkladı. 40 yılı aşkın tetkik ve patent üzerine çalışmalar yapan Boyd Bushman aralarında Hughes Aircraft, General Dynamics, Lockheed Martin ve Texas Instruments gibi şirketlerde önemli araştırmalarda bulundu. Bushman’ın bu itiraflarına ABD’den henüz bir yalanlama gelmedi.
  • TÜRK HAVA KUVVETLERİNİ ALARMA GEÇİREN UFO KARŞILAŞMASI!

Em. Pilot Binbaşı; “O kadar süratli hareket ediyor ve manevralar yapıyordu ki, teknolojisi, ve sürati bilinen hiçbir şeye kesinlikle uymuyordu!” 
Ve bunun gibi birçok olaylar vardır.
 kaynak;
 http://siriusufo.org/